Tarım ve Hayvancılık

Marmara adalarının fiziki yapısı ve iklim faktörleri açısından koşullar tarım faaliyetleri için çok uygundur. Kuşkusuz bu faktör adaların her yerinde bir şeylerin yetişebileceğini kanıtlamaktadır. Hemen bütün tahıl ürünlerinden çeşitli sebze ve başta zeytin olmak üzere meyve ağaçlarına kadar her şeyin yetişmesi mevcut örneklerde görüldüğü gibi mümkündür. Kültür bitkilerinin yer alışında relief ve bakı faktörlerinin etkin bir rol oynadığı muhakkaktır. Nitekim her toprak tipi üzerinde ve 100 metre yükseltisi içinde zeytin ağaçları adaların bu yönden sahip olduğu potansiyeli kanıtlamaktadır. Kabul etmek gerekir ki 1922 yılında adaların eski nüfusunun büyük bir bölümünün gitmiş, bu boşluk başka bölgelerden gelmiş insanlarla doldurulmaya çalışılmıştır. Ancak bu göç dalgası 5-25 yıl gibi uzun bir sürede gerçekleşmiş ekili biçili alanlar bağ ve bahçeler bakımsız kalarak üretim potansiyeli bir hayli düşmüştür.

Marmara Adası Topağaç köyünde bulunan ova üzerinde başta tahıl türleri olmak üzere meyveciliğe dönük bir faaliyet gelişmiştir. Ekilmeyen boş alanlarda ise hayvancılık yapılmıştır. Aynı şekilde Paşalimanı’nda Paşalimanı ve Harmanlı Köyleri de topraklarının tarıma uygunluğu nedeniyle aynı sistemi benimsemiş ve devam ettirmişlerdir.

Buna karşılık Avşa Adası, eski bağcılığı devam ettiren tek merkez olarak kalmıştır. Kısmen Yiğitler köyü ile bağcılık devam ettirilmiş, elde edilen üzümler başta Avşa’da kurulu şarap imalathanelerinde şarap üretilip ada turizminin en önemli simgelerinden biri haline gelmiştir. Günümüzde ise Bortaçina ve Büyülübağ şarap fabrikaları ile yurt içi ve yurt dışı pazarlara Ada Karası şarapları satılmaktadır. Marmara Adası’nda böyle bir girişimde bunulmadığı için, Rumların çoğunlukta olduğu zamanlar yetiştirilen üzüm bağlarının tamamı yok olmuştur. Deniz seviyesinden 250-300 metrelere kadar ulaşan bağ teraslarının günümüze dek ulaşan kalıntıları Marmara Adası’nda bir zamanlar üzüm yetiştiriciliğinin ve şarap üretiminin ne kadar büyük bir potansiyeli olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Saraylar genellikle mermer işçiliğine dayanan bir köy olduğundan tarım burada hemen hiç gelişmemiştir. Aynı şekilde Çınarlı, Gündoğdu, Marmara, diğer adalarda Poyrazlı, Balıklı gibi köyler zeytin ağaçları dışında tarımın diğer kolları ile neredeyse hiç meşgul olmamışlardır.

Adaların 1922 sonrası iskâna açılışında her nüfus başına 20 zeytin ağacı ve 1 dönüm bahçe vermeleri üzerine elle tutulan tarımsal faaliyet zeytincilik üzerinde şekillenmiştir. Zamanla zeytin kültürünü öğrenen göçmenler giderek zeytinlikleri imar etmişlerdir. 1970’li yıllar dış dünya ile birtakım bağlantıların kurulması, bunun yanı sıra zeytinciliğin geçime yardımcı olacak bir düzeye ulaşması ile halkın bu tarım faaliyeti ile ilgilenmesi artmış, Erdek Tarım Müdürlüğü ile kurulan bağlantılar, köylünün zeytin kültürü ve üretimi hakkında bilgi ve becerisinin artmasına neden olmuştur. Ağaçlar bakıma alınmış, gübreleme ve ilaçlama yöntemleri ile üretim arttırılmıştır. Sofralık zeytin dışında kalan zeytinler için Gündoğdu köyünde iki Marmara’da bir yağhane kurulmuş ve bu tesislerde yağ üretimine geçilmişti.

Günümüzde ise, Gündoğdu köyündeki yağhaneler kapanmış, Marmara’da Marmara Kooperatifi’nin dışında Ortaklar ve Organ Yağhaneleri’nde yerli zeytinyağı üretilmekte ve satışı gerçekleştirilmektedir.

Marmara Adaları’nda yukarıda da belirtildiği üzere ticarete konu olan ikinci ürünün üzüm üzerinde toplanmış olduğu görülür. Ancak şarap üretim tesislerinin bakımsızlığı ve şarapçılığı devam ettirecek müteşebbislerin yokluğu bağların öneminin bütünü ile kaybetmesine sebep olmuştur. Bağlara bakacak insan azlığı ve şaraphanelerin ortadan kalkması bağcılıktaki krizin nedeni olmuştur. Bunun yanı sıra 1920-40’lı yıllar içinde üzüm fiyatlarının anormal derecede düşük kalması dolayısıyla hemen hiç gelir sağlayamayan köylüler, bazı yerlerde bağlarla hiç ilgilenmezken, bazı yerde özellikle Paşalimanı Adası köylerinde daha başka kültür bitkilerini üretmek amacıyla bağ kütüklerini sökmüştür. Bu şekilde Marmara Adası binlerce yıllık mazisi olan bağcılık kültürünü tamamen kaybederken Avşa adası belirtilen güç koşullara rağmen bağcılığı bırakmamıştır. İlerleyen yıllarda Tekirdağ Şarap Fabrikası’na üzüm yetiştirecek düzeye gelen Avşa Adası’ndaki gelişmeleri izleyen Paşalimanlılar da eski bağları onarmış yeni bağlar tesis etmişlerdir. Bağcılık üzerine cereyan eden bu olaylar neticesinde bir zamanlar Akdeniz Dünyası’na en iyi şarapları ihraç eden Marmara Adası şimdilerde yenecek üzümü veya içilecek şarabı Avşa, Tekirdağ-Şarköy gibi yakın yörelerden sağlamaktadır. Oysa boş ve bakımsız kalan bağ sahalarında, bağ terasları ve tamamen yabanileşmiş asmalar orada burada göze çarpmaktadır.

Sebze üretimi ise en iyi toprağa ve bol suya sahip Topağaç Ovası’nda yapılmaya başlanmıştı. Daha sonra Paşalimanı ve Harmanlı köylerinde başlamış, ürettikleri ürünleri daha çok Avşa adasına vermişlerdir.

Hayvancılığa gelecek olursak bu ekonomi adaların tenhalığına ve mera olabilecek alanların genişliğine rağmen, yıllar boyunca hemen hiçbir gelişme meydana gelememiştir. Marmara Adası’nda kıyı balıkçılığının daha revaçta olması ada halkını üst bölümlere çıkıp da hayvan beslemeğe özendirememiştir. Bu nedenledir ki Marmara’nın yukarı bölümlerinde ve köylere ait meralarda uzun yıllar hariçten getirilen sürülerin beslenmesi amacıyla kiraya verilmiştir. Günümüzde ise Marmara Adaları ve köylerinde: Çınarlı, Marmara, Topağaç, Asmalı, Gündoğdu ve Paşalimanı’nda 12 bine yakın küçükbaş (koyun-keçi) hayvan yetiştirilmektedir. Bunlardan 7 bini keçi, 5-6 bini koyundur. Büyükbaş hayvancılık Marmara, Saraylar, Çınarlı ve Avşa’da yapılmakta olup toplam sayı 1100 civarındadır. Ayrıca köy tavukçuluğu ile 2-3 bin civarına tavuk bulunmakta bunlar ticariden ziyade ada içinde tüketim için kullanılmaktadır. Arıcılığın da geliştiği Avşa ve Marmara Adalarında 1100 civarında kovan bulunmakta, bunlardan 500’ü Avşa Adası’nda yer almaktadır. Ancak Arı Yetiştiricileri Birliği’ne katılım şartı olan kovan sayısı 25 altında kalan 100’e yakın butik arı yetiştiricisi de adalarımızda bulunmaktadır.

Prof. Dr. Necdet Tunçdilek’in Marmara Adaları adlı eserinden ve Alper Sezer fotoğraf arşivinden yararlanılmıştır.

Derleyen: H. Can YÜCEL