Adalarda Turizm

Günümüzde Marmara Adaları’nda turistik açıdan en faal ada hiç şüphesiz ki Avşa Adası’dır. Ancak turizm mefhumunun öncüleri Marmara’dan çıkmıştır. 1950’li yılların başından itibaren İstanbul’daki amatör balıkçı kulüplerinin uğrak noktalarından biri olan Marmara kasabası, yelkenli tekne ve küçük motorlu teknelerin dışında Denizyolları’na ait vapurlar vasıtasıyla adaya gelip hafta sonu konaklamaları ile başlayan küçük çaptaki pansiyonculuk 1960 ve 70’li yıllardan itibaren otel ve motellerin ada sahillerinde boy göstermesine sebep olmuştur. Bu ilginin en büyük sebeplerinden biri hiç şüphesiz ki İstanbul Radyosu spikerlerinden Eşref Şefik’in amatör balıkçıları cezbeden balık avı hikâyeleriydi. Galatasaray Spor Kulübü’nün şarpi tipindeki yelkenlileri ile ilk kez adaya gelen Eşref Şefik, takip eden yıllarda evinde misafir olarak kaldığı Gogoli lakaplı Mustafa Bozkurt’un otel ve pansiyonculuk konusunda girişimde bulunmasını sağlamıştı. Bu sayede de basit bir balıkçı köyü görünümünde olan bu mütevazı ada yerleşimi, radyo programları ve her geleninin yanında bir başkasını da getirmesi sayesinde turizm olgusu ile tanışmış oldu. Çınarlı köyünde turizme bağlı gelişme diğer köylere nazaran daha ön planda kalmış, Marmara’ya gelen tatilcilerin uğrak yeri olmuştur. Orta sınıf ve memur ailelerinin çokça tercih ettiği Marmara Adaları, daha 1950’lerin başında yerli turistler için bir cazibe merkezi haline gelmişti. Henüz medeniyetin birçok olanağından yoksun olan bu adalarda gemilerin yanaşıp yolcu indirebileceği bir iskele dahi bulunmamaktaydı. Otel ve pansiyonlar 1970 ve 80’lerin ortalarında bu iki adanın ekonomisini ciddi anlamda etkilemişti. Avşa Adası’nda tepelerden deniz kenarına kadar uzanan ve turizmin ilk başladığı yıllardaki şöhretini borçlu olduğu üzüm bağları ve küçük şarap imalathaneleri, günübirlik turistlerin konaklaması için feda edilmiş, bağ kütükleri sökülerek plaj kasabası haline getirilmişti.

Ekinlik Adası’nda yaşayanların büyük bir çoğunluğu akraba olup hariçten gelip adaya yerleşen pek azdır. Bir lokanta ve pansiyon 70’li yıllarda açılmışsa da günümüzde komün yaşantısını andırır nitelikte yazlık site misali ada yerlilerine hizmet eden bir-iki kafe ve çay ocağı ile bir plaj işletmesi ve top sahasından başka sosyal tesis bulunmamaktadır. Köyün kısıtlı olanakları sebebiyle ahalisinin büyük bir çoğunluğu İstanbul’a yerleşmiştir. Ekinlikte kışın ikamet eden insan sayısı iki elin parmaklarını geçmemektedir. Adada tek idari yetkili halen muhtardır. Köy halkı her türlü ihtiyacını ise haftada iki gün Erdek’ten kalkıp adaya ulaşımı sağlayan Gestaş arabalı vapuruyla veya yarım saat mesafedeki Avşa Adası’ndan karşılamaktadır.

Paşalimanı Adası, geçmişten günümüze idari olarak Erdek ilçesine bağlıdır. Diğer adalara nazaran bu adanın köyleri hala birçok olanaktan mahrumdur. Eczane dahi bulunmamakta, kış ayarında köylerdeki nüfus hepten azalmaktadır. Otel, motel ve pansiyonculuğun gelişme imkânı pek bulamadığı Paşalimanı’nda ev sahipleri haricinde turizmden kazanç neredeyse yok denecek kadar azdır. Toprak satımı da oldukça kısıtlı kalan Paşalimanı köyleri daha çok misafir kabul eden mütevazı pansiyon işleten köyler olagelmişlerdir. Hal bu ki Güneye bakan sahilleri sakin ve denizi de bir o kadar temizdir. Keşfedilmeyi bekleyen bir adadır.

H. Can Yücel arşivinden ve Alper Sezer fotoğraflarından yararlanılmıştır.

Derleyen: H. Can YÜCEL